Ceza hukukunun genel hükümleri, geniş anlamda ceza hukukunun temelini teşkil eder. Bu bağlamda geniş anlamda ceza hukukuna ilişkin sağlam bir bakış açısına sahip olabilmenin yolu, iyi yapılandırılmış ve tutarlı bir genel hükümler bilgisine sahip olmaktan geçmektedir. Genel hükümleri iyi olmayan bir hukukçunun bundan kaynaklı olarak, bazen ceza muhakemesine bazen de infaz hukukuna ilişkin konularda tıkanma yaşaması muhtemeldir. Genel hükümlerle, özel hükümler arasındaki ilişki ise söz konusu diğer dallarla olandan çok daha yakın ve yoğundur. Bu nedenle iyi bir genel hükümler bilgisi olmaksızın, özel hükümlerdeki her bir suç tipiyle ilgili ciddi sıkıntılar yaşanması da kaçınılmazdır.
Geniş anlamda ceza hukuku içerisinde genel hükümlerin bahsettiğimiz bu öneminin yanında, pedagojik açıdan da bu hukuk dalı öğretilirken dikkat edilmesi gereken bazı önemli hususlar bulunmaktadır. Nitekim ceza hukuku genel hükümler, öğrencinin ilk kez geniş anlamda ceza hukuku ile temas ettiği derstir. Bu nedenle konular açıklanırken yalın bir dil kullanılması ve örneklerle kurumların somutlaştırılması gerekir. İlk kez ceza hukukuyla temas edecek kimselerin gerek bu alandan soğumaması gerekse de tam bir zihinsel açıklıkla temel kurumları sistematize edip öğrenebilmesi için bu bir zorunluluktur.
Bununla birlikte, şu hususu da belirtmek gerekir ki; 5237 sayılı TCK’nın kabulünden beri Türk ceza hukuku doktrininde, özellikle suç teorisine ilişkin ciddi bir çeşitlilik söz konusudur. Gerçekten de suçun unsurlarının neler olduğundan tutun da suç teorisindeki bir terimden ne anlaşılması gerektiğine kadar birçok konuda, birbirinden çok farklı görüşler ortaya çıkmıştır. Özellikle başka bilim dallarında çalışan akademisyenler açısından bu çeşitlilik “pek hayra alamet değildir.” Nitekim bu görüşte olanlar aynı alanda çalışan bilim insanlarının birbirlerini anlayabilmeleri için temel terimlerde ve ana konularda uzlaşmış olmaları gerektiğini ileri sürmektedirler. Aksi takdirde bilim insanları ortak bir akademik dil kullanamayacak ve anlaşamayacaklardır. Örneğin fiilden, kusurdan, tipiklikten herkes farklı şey anlar, bu kavramlara farklı anlamlar yüklerse iki akademisyen bir araya geldiğinde anlaşma olanağı bulamayacaktır. Farklı fakültelerden mezun olmuş uygulamacının durumunu ise izah etmeye gerek yoktur. Kanaatimizce aşırılığa kaçmamak kaydıyla ceza hukuku literatüründe yaşanan bu teorik, terimsel ve kavramsal çokluğun birtakım dezavantajları olmakla birlikte, avantajları daha fazladır. Nitekim özellikle sosyal bilimlerde baktığınız yere göre, gördüğünüz şey farklılık arzedebilir. Dolayısıyla bu alanda, sayısal bilimlerde olduğu gibi aynı konuya ilişkin tek veya az sayıda görüş bulunmasını amaçlamak, sosyal bilimlerin yapısıyla uyuşmamaktadır. Bu şekildeki çok seslilik, sosyal bilimlerin bir handikabı değil; bilakis zenginliğidir. Aynı konuya ilişkin farklı bakış açılarıyla ortaya konulmuş teorileri okumak ve takip etmek, teorilerin ilişkin olduğu konunun farklı boyutlarıyla daha iyi anlaşılmasına imkan tanımaktadır. Bu bağlamda doktrindeki suç teorisine ilişkin yaşanan bu çeşitliliğin bir zenginlik olarak ele alınması gerektiği kanaatindeyiz. Nitekim “kendi içinde tutarlı olmak kaydıyla,” bu alana ilişkin ortaya atılacak her bir teori, farkında olmadığımız bir bakış açısıyla suçu değerlendirmemize ve onu daha iyi anlayabilmemize olanak tanımaktadır. Ancak bu durumun hukukçular bakımından getireceği zorluk, daha titiz çalışıp literatürü takip ederek, kim hangi terimi kullandığında ona hangi anlamı yüklüyor, örneğin kusurluluktan ya da fiilden ne anlıyor diye araştırma gerekliliği bakımından ortaya çıkmaktadır.
Bu bağlamda çalışma, Türk ceza hukukunun genel hükümlerini, kabul ettiğimiz suç teorisi ışığında, sade, akıcı ve somut örneklerle zenginleştirilmiş bir içerikle ortaya koyma amacıyla kaleme alınmıştır. Gerek öğrenciden gelen ders notlarına ilişkin taleplerin karşılanması gerekse de bu alandaki kişisel birikimimizin toplu şekilde ortaya konulması, çalışmayla ulaşılmak istenen hedefler arasındadır. Çalışma içerisinde esas olarak ceza hukukuna ilişkin temel bilgiler, suçun unsurları, kusurluluk, suçun özel beliriş biçimleri, yaptırım teorisi ve ceza kanunlarının uygulama alanı konuları ele alınacaktır.
Ceza hukukunun genel hükümleri, geniş anlamda ceza hukukunun temelini teşkil eder. Bu bağlamda geniş anlamda ceza hukukuna ilişkin sağlam bir bakış açısına sahip olabilmenin yolu, iyi yapılandırılmış ve tutarlı bir genel hükümler bilgisine sahip olmaktan geçmektedir. Genel hükümleri iyi olmayan bir hukukçunun bundan kaynaklı olarak, bazen ceza muhakemesine bazen de infaz hukukuna ilişkin konularda tıkanma yaşaması muhtemeldir. Genel hükümlerle, özel hükümler arasındaki ilişki ise söz konusu diğer dallarla olandan çok daha yakın ve yoğundur. Bu nedenle iyi bir genel hükümler bilgisi olmaksızın, özel hükümlerdeki her bir suç tipiyle ilgili ciddi sıkıntılar yaşanması da kaçınılmazdır.
Geniş anlamda ceza hukuku içerisinde genel hükümlerin bahsettiğimiz bu öneminin yanında, pedagojik açıdan da bu hukuk dalı öğretilirken dikkat edilmesi gereken bazı önemli hususlar bulunmaktadır. Nitekim ceza hukuku genel hükümler, öğrencinin ilk kez geniş anlamda ceza hukuku ile temas ettiği derstir. Bu nedenle konular açıklanırken yalın bir dil kullanılması ve örneklerle kurumların somutlaştırılması gerekir. İlk kez ceza hukukuyla temas edecek kimselerin gerek bu alandan soğumaması gerekse de tam bir zihinsel açıklıkla temel kurumları sistematize edip öğrenebilmesi için bu bir zorunluluktur.
Bununla birlikte, şu hususu da belirtmek gerekir ki; 5237 sayılı TCK’nın kabulünden beri Türk ceza hukuku doktrininde, özellikle suç teorisine ilişkin ciddi bir çeşitlilik söz konusudur. Gerçekten de suçun unsurlarının neler olduğundan tutun da suç teorisindeki bir terimden ne anlaşılması gerektiğine kadar birçok konuda, birbirinden çok farklı görüşler ortaya çıkmıştır. Özellikle başka bilim dallarında çalışan akademisyenler açısından bu çeşitlilik “pek hayra alamet değildir.” Nitekim bu görüşte olanlar aynı alanda çalışan bilim insanlarının birbirlerini anlayabilmeleri için temel terimlerde ve ana konularda uzlaşmış olmaları gerektiğini ileri sürmektedirler. Aksi takdirde bilim insanları ortak bir akademik dil kullanamayacak ve anlaşamayacaklardır. Örneğin fiilden, kusurdan, tipiklikten herkes farklı şey anlar, bu kavramlara farklı anlamlar yüklerse iki akademisyen bir araya geldiğinde anlaşma olanağı bulamayacaktır. Farklı fakültelerden mezun olmuş uygulamacının durumunu ise izah etmeye gerek yoktur. Kanaatimizce aşırılığa kaçmamak kaydıyla ceza hukuku literatüründe yaşanan bu teorik, terimsel ve kavramsal çokluğun birtakım dezavantajları olmakla birlikte, avantajları daha fazladır. Nitekim özellikle sosyal bilimlerde baktığınız yere göre, gördüğünüz şey farklılık arzedebilir. Dolayısıyla bu alanda, sayısal bilimlerde olduğu gibi aynı konuya ilişkin tek veya az sayıda görüş bulunmasını amaçlamak, sosyal bilimlerin yapısıyla uyuşmamaktadır. Bu şekildeki çok seslilik, sosyal bilimlerin bir handikabı değil; bilakis zenginliğidir. Aynı konuya ilişkin farklı bakış açılarıyla ortaya konulmuş teorileri okumak ve takip etmek, teorilerin ilişkin olduğu konunun farklı boyutlarıyla daha iyi anlaşılmasına imkan tanımaktadır. Bu bağlamda doktrindeki suç teorisine ilişkin yaşanan bu çeşitliliğin bir zenginlik olarak ele alınması gerektiği kanaatindeyiz. Nitekim “kendi içinde tutarlı olmak kaydıyla,” bu alana ilişkin ortaya atılacak her bir teori, farkında olmadığımız bir bakış açısıyla suçu değerlendirmemize ve onu daha iyi anlayabilmemize olanak tanımaktadır. Ancak bu durumun hukukçular bakımından getireceği zorluk, daha titiz çalışıp literatürü takip ederek, kim hangi terimi kullandığında ona hangi anlamı yüklüyor, örneğin kusurluluktan ya da fiilden ne anlıyor diye araştırma gerekliliği bakımından ortaya çıkmaktadır.
Bu bağlamda çalışma, Türk ceza hukukunun genel hükümlerini, kabul ettiğimiz suç teorisi ışığında, sade, akıcı ve somut örneklerle zenginleştirilmiş bir içerikle ortaya koyma amacıyla kaleme alınmıştır. Gerek öğrenciden gelen ders notlarına ilişkin taleplerin karşılanması gerekse de bu alandaki kişisel birikimimizin toplu şekilde ortaya konulması, çalışmayla ulaşılmak istenen hedefler arasındadır. Çalışma içerisinde esas olarak ceza hukukuna ilişkin temel bilgiler, suçun unsurları, kusurluluk, suçun özel beliriş biçimleri, yaptırım teorisi ve ceza kanunlarının uygulama alanı konuları ele alınacaktır.