5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 82. maddesinde, kasten insan öldürme suçunun nitelikli halleri tahdidi olarak sayılmıştır. Kasten insan öldürme suçunun, kan gütme saiki veya töre saiki altında işlenmesi durumlarına kanun koyucu tarafından nitelikli hal olarak yer verilmiş; bu saiklerin varlığı halinde kasten öldürme suçu için öngörülen temel cezanın ağırlaştırılması düzenlenmiştir. Böylelikle failler kasten öldürme suçunu, kan gütme veya töre saiki nedeniyle işledikleri takdirde kasten öldürmenin temel ve basit hali için belirlenen müebbet hapis cezası yerine ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılmaktadır. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, adından da anlaşılacağı üzere, müebbet hapis cezasına göre çok daha ağır bir infaz rejimi öngörmektedir. Şöyle ki; ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan hükümlünün müddetnamesinde; denetimli serbestliğe ayrılma, koşullu salıverilmeden faydalanabilme ve bihakkın tahliye tarihleri daha ileri bir tarih olarak belirlenecek, dolayısıyla bu suçlardan mâhkum olan hükümlünün ceza infaz kurumunda kalacağı süre daha fazla olacaktır. Bu nedenle kasten öldürme suçlarında yargılamayı yapan mercilere ve sanıkların savunmasını üstlenen müdafilere, bu nitelikli hallerin tespitinde ve tartışılmasında büyük bir sorumluluk düşmektedir.
Toplumumuzda, gelenek ve göreneklerden kaynaklanan öldürme olaylarının yaşanması kökleşmiş bir problem haline gelmiştir. “Türk toplumunun özgül yapısından ve kültüründen (değer sisteminden) kaynaklanan iki temel şiddet türü vardır: 1) Kan Davası ve 2) Namus cinayetleri.”1 Bu sosyolojik yaklaşımda yer alan tespit, sözde namus cinayetleri töre üst başlığı altında değerlendirildiği takdirde, kanun koyucu tarafından da toplumumuzun bir gerçeği olarak kabul edilmiş, bahsedilen bu değer yargılarından kaynaklanan saiklerle gerçekleştirilen kasten öldürme olaylarının önlenmesi ve bireylerin yaşam hakkının en etkin şekilde korunması amacıyla yasal düzenleme yapılma yoluna gidilmiştir.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 82. maddesinde, kasten insan öldürme suçunun nitelikli halleri tahdidi olarak sayılmıştır. Kasten insan öldürme suçunun, kan gütme saiki veya töre saiki altında işlenmesi durumlarına kanun koyucu tarafından nitelikli hal olarak yer verilmiş; bu saiklerin varlığı halinde kasten öldürme suçu için öngörülen temel cezanın ağırlaştırılması düzenlenmiştir. Böylelikle failler kasten öldürme suçunu, kan gütme veya töre saiki nedeniyle işledikleri takdirde kasten öldürmenin temel ve basit hali için belirlenen müebbet hapis cezası yerine ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılmaktadır. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, adından da anlaşılacağı üzere, müebbet hapis cezasına göre çok daha ağır bir infaz rejimi öngörmektedir. Şöyle ki; ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan hükümlünün müddetnamesinde; denetimli serbestliğe ayrılma, koşullu salıverilmeden faydalanabilme ve bihakkın tahliye tarihleri daha ileri bir tarih olarak belirlenecek, dolayısıyla bu suçlardan mâhkum olan hükümlünün ceza infaz kurumunda kalacağı süre daha fazla olacaktır. Bu nedenle kasten öldürme suçlarında yargılamayı yapan mercilere ve sanıkların savunmasını üstlenen müdafilere, bu nitelikli hallerin tespitinde ve tartışılmasında büyük bir sorumluluk düşmektedir.
Toplumumuzda, gelenek ve göreneklerden kaynaklanan öldürme olaylarının yaşanması kökleşmiş bir problem haline gelmiştir. “Türk toplumunun özgül yapısından ve kültüründen (değer sisteminden) kaynaklanan iki temel şiddet türü vardır: 1) Kan Davası ve 2) Namus cinayetleri.”1 Bu sosyolojik yaklaşımda yer alan tespit, sözde namus cinayetleri töre üst başlığı altında değerlendirildiği takdirde, kanun koyucu tarafından da toplumumuzun bir gerçeği olarak kabul edilmiş, bahsedilen bu değer yargılarından kaynaklanan saiklerle gerçekleştirilen kasten öldürme olaylarının önlenmesi ve bireylerin yaşam hakkının en etkin şekilde korunması amacıyla yasal düzenleme yapılma yoluna gidilmiştir.