Sanayi devrimi ile insan kas gücünün yerini makineler almıştır. Dijital devrim ile ise insan zekâsının işlevlerinin yerini yavaş yavaş yapay zekâ sistemleri almaya başlamıştır. Sanayi devrimi toplumun sosyal ve ekonomik yapısını derinden etkilemiş, toplumsal hayatta köklü değişikliklere neden olmuştur. Endüstrileşmenin doğurduğu risklerden toplumu korumak için kusursuz sorumluluk ve ürün sorumluluğu hükümleri önem kazanmıştır.
Gümüzde yapay zekânın toplumu dönüştürme hızı, sanayi devriminden on kat daha hızlı ve kabaca üç yüz kat fazla etki göstererek gerçekleşmektir. Yapay zekâ, hayatımızın her alanına günden güne artan bir hızla ve kapsamla dâhil olmaktadır. Yapay zekânın etkileyemeyeceği ya da yerini alamayacağı bir sektör yok gibi görünmektedir. Yapay zekâ kullanımının artması hayatı kolaylaştırmanın, ekonomiyi geliştirmenin yanında potansiyel riskleri de beraberinde getirmiştir. Tamamen sürücüsüz araçlar otoyollarda yerini almış, trafik kazalarına karışmaya başlamıştır. Yapay zekâ teknolojisi ile çalışan robotik cerrahi ile bir yandan hayatlar kurtulurken diğer yandan nadir de olsa robottaki (ya da yazılımdaki) hatadan ya da robotun yanlış kullanımıdan ölümler meydana gelebilmektedir. Sis gibi zorlu hava şartlarında pilotun görüşünün azaldığı durumlarda otomatik pilot uçağı yapay zekalı yazılımlarla sağsalim indirebilmektedir. Ancak tarihte yine de otomatik pilota bağlanan bazı uçaklar düşmüştür. Yapay zekâ sistemlerinin de kazalara karışabileceği ve insan hayatını ve mal varlığını tehlikeye atabileceği ortadadır.
Yapay zekâ sistemlerinin faydaları göz önünde bulundurulduğunda bu sistemlerin kullanımından vazgeçmek bir seçenek değildir. Ancak bu sistemlerin barındırdığı risklere karşı yeterli hukuki koruma sağlamak gerekmektedir. Bu durumda yapay zekâ sistemlerinin yol açabileceği zararladan hangi aktörlerin, hangi hükümlerle sorumlu tutulacağının belirlenmesi gerekmektedir. Bu çalışmanın kapsamı da bu doğrultuda yapay zekanın sözleşme dışında kişilere verebileceği şahsi ve mal varlığı zararlarıyla sınırlandırılmış ve özel olarak ürün sorumluluğuna hasredilmiştir. Bu nedenle yapay zekânın sözleşmesel, idari ya da cezai sorumluluğuna yer verilmemiştir. Öncelikle sorumluluğun objesi olan yapay zekânın anlamı irdelenmiş, sonrasında yapay zekânın hukuken düzenlenmesine ihtiyaç olup olmadığı bu konuda sorumluluk boşluğu olup olmadığı tartışılmıştır. Türk hukukunda yapay zekâ özelinde herhangi bir kanun ya da kanun hazırlık çalışması bulunmamaktadır. Bu nedenle karşılaştırmalı hukuktan da faydalanılarak Türk hukukunda yapay zekânın sözleşme dışı sorumluluğna uygulanabilecek olan hükümler değerlendirilmiştir. Karşılaştırmalı hukukta ürün sorumluluğu hükümleri yapay zekâ sistemlerine uygulanabilecek olan hükümlerdendir. Bu kapsamda doçentlik çalışması olarak hazırlanan bu araştırmanın ana sorusunu 7723 sayılı Ürün Güvenliği Teknik ve Düzenleme Kanunu’nun (ÜGTDK) yapay zekâ sistemlerinin sözleşme dışı sorumluluğuna uygulanabilirliği oluşturmaktadır.
2021 yılında yürürlüğe giren ÜGTDK’nın uzun yıllar sonra ürün sorumluluğu özelinde bir düzenleme getirmesi olumlu karşılanmıştır. Ancak ÜGDTK, biri özel hukuk çatısı altında incelen ürün sorumluluğu ile diğeri idare hukuk çatısı altında incelenen ürün güvenliği hükümlerini tek bir kanun çatısı altında topladığı için ürün sorumluluğuna ilişkin birçok tartışmayı bünyesinde barındırmaktadır. Bu nedenlerle ürün sorumluluğu da yapay zekânın sorumluluğuna da öğretide yeni ve tartışmalı konulardır. Çağın gerisinde kalmamak için bu değerlendirmelerin yapılıp hem yapay zekâ teknolojisini hem de toplumu koruyan hükümler getirilmelidir. Bu sebeple değerlendirmeler yapılırken söz konusu tartışmalara bizden onlarca yıl önce başlayıp yapay zekâyla uyumlu yeni mevzuat adaptasyon sürecinde olan Avrupa Birliği düzeyindeki ürün sorumluluğuna ve yapay zekânın hukuki sorumluluğuna ilişkin çalışmalar incelenmiştir.
Yapay zekânın ürün sorumluluğu tartışılırken merkeze Ürün Sorumluluğu Güvenliği Teknik ve Düzenleme Kanunu (ÜGDTK) alınmıştır. Çalışmamızda karşılaştırmalı hukuktan ve uluslararası yargı kararlarından ve literatürden faydalanılmıştır. Kanunun anlaşılması, yorumlanması ve ÜGTDK’daki düzenlemeler ile karşılaştırılması açısından Ürün Sorumluluğu Direktifi bu Direktifi transformasyon kanunlarıyla ulusal hukuklarına aktaran İsviçre ve Almanya örnekleri, Ürün Sorumluluğu Direktifinin dijital çağa adaptasyonu için çıkarılan Ürün Sorumluluğu Direktifi Önerisine ve yer yer ürün sorumluluğunun beşiği olan Amerika Birleşik Devletleri hukukuna ve içtihatlarına yer verilmiştir. Çalışmamızda Avrupa Birliği mevzuatına ilişkin dokümanlar tarafımızca tercüme edilirken terminoloji seçiminde Dış İşleri Bakanlığı Avrupa Birliği ve Çeviri Daire Başkanlığı’nın yayımladığı AB Mevzuatı Çeviri Rehberi Ekler Kitapçığı esas alınmıştır.
Sanayi devrimi ile insan kas gücünün yerini makineler almıştır. Dijital devrim ile ise insan zekâsının işlevlerinin yerini yavaş yavaş yapay zekâ sistemleri almaya başlamıştır. Sanayi devrimi toplumun sosyal ve ekonomik yapısını derinden etkilemiş, toplumsal hayatta köklü değişikliklere neden olmuştur. Endüstrileşmenin doğurduğu risklerden toplumu korumak için kusursuz sorumluluk ve ürün sorumluluğu hükümleri önem kazanmıştır.
Gümüzde yapay zekânın toplumu dönüştürme hızı, sanayi devriminden on kat daha hızlı ve kabaca üç yüz kat fazla etki göstererek gerçekleşmektir. Yapay zekâ, hayatımızın her alanına günden güne artan bir hızla ve kapsamla dâhil olmaktadır. Yapay zekânın etkileyemeyeceği ya da yerini alamayacağı bir sektör yok gibi görünmektedir. Yapay zekâ kullanımının artması hayatı kolaylaştırmanın, ekonomiyi geliştirmenin yanında potansiyel riskleri de beraberinde getirmiştir. Tamamen sürücüsüz araçlar otoyollarda yerini almış, trafik kazalarına karışmaya başlamıştır. Yapay zekâ teknolojisi ile çalışan robotik cerrahi ile bir yandan hayatlar kurtulurken diğer yandan nadir de olsa robottaki (ya da yazılımdaki) hatadan ya da robotun yanlış kullanımıdan ölümler meydana gelebilmektedir. Sis gibi zorlu hava şartlarında pilotun görüşünün azaldığı durumlarda otomatik pilot uçağı yapay zekalı yazılımlarla sağsalim indirebilmektedir. Ancak tarihte yine de otomatik pilota bağlanan bazı uçaklar düşmüştür. Yapay zekâ sistemlerinin de kazalara karışabileceği ve insan hayatını ve mal varlığını tehlikeye atabileceği ortadadır.
Yapay zekâ sistemlerinin faydaları göz önünde bulundurulduğunda bu sistemlerin kullanımından vazgeçmek bir seçenek değildir. Ancak bu sistemlerin barındırdığı risklere karşı yeterli hukuki koruma sağlamak gerekmektedir. Bu durumda yapay zekâ sistemlerinin yol açabileceği zararladan hangi aktörlerin, hangi hükümlerle sorumlu tutulacağının belirlenmesi gerekmektedir. Bu çalışmanın kapsamı da bu doğrultuda yapay zekanın sözleşme dışında kişilere verebileceği şahsi ve mal varlığı zararlarıyla sınırlandırılmış ve özel olarak ürün sorumluluğuna hasredilmiştir. Bu nedenle yapay zekânın sözleşmesel, idari ya da cezai sorumluluğuna yer verilmemiştir. Öncelikle sorumluluğun objesi olan yapay zekânın anlamı irdelenmiş, sonrasında yapay zekânın hukuken düzenlenmesine ihtiyaç olup olmadığı bu konuda sorumluluk boşluğu olup olmadığı tartışılmıştır. Türk hukukunda yapay zekâ özelinde herhangi bir kanun ya da kanun hazırlık çalışması bulunmamaktadır. Bu nedenle karşılaştırmalı hukuktan da faydalanılarak Türk hukukunda yapay zekânın sözleşme dışı sorumluluğna uygulanabilecek olan hükümler değerlendirilmiştir. Karşılaştırmalı hukukta ürün sorumluluğu hükümleri yapay zekâ sistemlerine uygulanabilecek olan hükümlerdendir. Bu kapsamda doçentlik çalışması olarak hazırlanan bu araştırmanın ana sorusunu 7723 sayılı Ürün Güvenliği Teknik ve Düzenleme Kanunu’nun (ÜGTDK) yapay zekâ sistemlerinin sözleşme dışı sorumluluğuna uygulanabilirliği oluşturmaktadır.
2021 yılında yürürlüğe giren ÜGTDK’nın uzun yıllar sonra ürün sorumluluğu özelinde bir düzenleme getirmesi olumlu karşılanmıştır. Ancak ÜGDTK, biri özel hukuk çatısı altında incelen ürün sorumluluğu ile diğeri idare hukuk çatısı altında incelenen ürün güvenliği hükümlerini tek bir kanun çatısı altında topladığı için ürün sorumluluğuna ilişkin birçok tartışmayı bünyesinde barındırmaktadır. Bu nedenlerle ürün sorumluluğu da yapay zekânın sorumluluğuna da öğretide yeni ve tartışmalı konulardır. Çağın gerisinde kalmamak için bu değerlendirmelerin yapılıp hem yapay zekâ teknolojisini hem de toplumu koruyan hükümler getirilmelidir. Bu sebeple değerlendirmeler yapılırken söz konusu tartışmalara bizden onlarca yıl önce başlayıp yapay zekâyla uyumlu yeni mevzuat adaptasyon sürecinde olan Avrupa Birliği düzeyindeki ürün sorumluluğuna ve yapay zekânın hukuki sorumluluğuna ilişkin çalışmalar incelenmiştir.
Yapay zekânın ürün sorumluluğu tartışılırken merkeze Ürün Sorumluluğu Güvenliği Teknik ve Düzenleme Kanunu (ÜGDTK) alınmıştır. Çalışmamızda karşılaştırmalı hukuktan ve uluslararası yargı kararlarından ve literatürden faydalanılmıştır. Kanunun anlaşılması, yorumlanması ve ÜGTDK’daki düzenlemeler ile karşılaştırılması açısından Ürün Sorumluluğu Direktifi bu Direktifi transformasyon kanunlarıyla ulusal hukuklarına aktaran İsviçre ve Almanya örnekleri, Ürün Sorumluluğu Direktifinin dijital çağa adaptasyonu için çıkarılan Ürün Sorumluluğu Direktifi Önerisine ve yer yer ürün sorumluluğunun beşiği olan Amerika Birleşik Devletleri hukukuna ve içtihatlarına yer verilmiştir. Çalışmamızda Avrupa Birliği mevzuatına ilişkin dokümanlar tarafımızca tercüme edilirken terminoloji seçiminde Dış İşleri Bakanlığı Avrupa Birliği ve Çeviri Daire Başkanlığı’nın yayımladığı AB Mevzuatı Çeviri Rehberi Ekler Kitapçığı esas alınmıştır.